Akköy
Akköy
Akköy adı, köydeki istisnasız her evin dış cephesinin bembeyaz boyalı olmasından dolayı bu şekilde verilmiştir. 1922 yılı öncesine değin köyde sayıları 4.000'i bulan bir Rum nüfus yaşamıştır. Rumlar 1870'lerde Milet'e arkeolojik kazı için gelmiş olan Almanlardan da destek alarak önce bir okul, ardından da Ayiyos Georgiya adını verdikleri bir kilise inşa etmişlerdir.
Çilek ve tütün tarlalarıyla, şarap imalathânesiyle, eski Rum evleriyle öne çıkan ve Milet ile Apollon Tapınağı'nın tam ortasına konuşlanan Akköy, günümüz Türkiye'sindeki en büyük köy kütüphanesine sahiptir. Bu kütüphane merkezli ve köyün ismi altında hazırlanan ve ülkemizdeki köy çıkışlı periyodik bir kültür-sanat-edebiyat dergisi de vardır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kuruluş yıllarında Nahiye Müdürlüğü binası, çevre köylülerin çocuklarının da geldiği bir ilkokul binası ve jandarma karakol binası olmak üzere üç adet bina bulunan Akköy'deki kalan evler kerpiçten yapılmış köy evleriydi. Bugün itibarıyla 400 hane ve 1.200 nüfustan oluşan Akköy ahalisinin ana geçim kaynağı turizm, tarım ve zeytinciliktir.
Akköy'deki en önemli özelliklerden birisi de göçmen kuşların gözlemciliği yapılacak alanlar bulunmasıdır. Ege üstünden geçen kerkenez sürülerinin her yıl Mart ayı sonuyla Nisan ayı başında Akköy ağaçlarını ve çatılarını yuva olarak kullanmaları Didim yakınlarındaki Akköy'ün periyodik olarak yaşadığı en çarpıcı doğa olaylarından birisidir. Çekirge, akrep, yılan ve çiyanları avlayarak beslenen kerkenezlerin konaklamasına uygun ortamlar yaratmayı ilke edinen Akköylüler, Afrika'dan gelen bu yırtıcı ama yararlı kuşlara ev sahipliği yapmaktan çok hoşlanırlar.
Amatör ve profesyonel ornitologlar, yani kuşları inceleyen zoolojinin alt kollarından biri olan bilim dalında çalışanlar, Bafa Gölü'nden Menderes Nehri'nin Ege Denizi'ne döküldüğü yer olan Kafa'ya değin arazinin her karışını çok iyi bilirler. Ellerinde kameraları ve uzun zumları algılayan fotoğraf makinalarıyla, sırtlarındaki çantalarla ve dürbünlerle sürekli olarak havaliyi tararlar.
Oldukça yorucu bir işçilik gerektiren tütün tarımı Akköy'ün başat ziraatçiliğidir. Buna bir süre önce çilek yetiştiriciliği de eklenmiştir. Çileğin yanı sıra çok çeşitli meyve ve sebze de verimli Akköy topraklarında yetişmektedir. Bu ürünlerin çoğu alabildiğine taze bir şekilde yaz aylarında bilhassa Mavişehir'deki pazar tezgahlarında alıcı bulmaktadır. İncir yetiştiriciliği de hemen tüm Ege bölgesinde olduğu gibi Akköy'ün de geleneksel ziraat unsurlarından biridir. Bursa Karası başta olmak üzere, sarı ve kara lop türü incirler Akköy'ün ağaçlarından tüm Didim'e ulaşır. Akköy'ün geçmişten gelen bir diğer üretimi de üzüm bağlarındaki bereketli üzümleridir.
Akköy, doğal güzellikleriyle, ortasından insanları Didim'e ulaştıran karayolu geçse de naturel kalmayı başaran dokularıyla Ege'nin simgelerinden biridir